Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Dünyâda nasibin sitem ü cevr ise ey dil Ahbâbin eder ânı da a'dâya ne hâcet" (Eğer sana ızdırâb takdir olunmuşsa, düşmana ihtiyaç yoktur, dostlar onu kemâliyle icrâ eder.)
"Bugün yüreğimde sevgi olmalı, yoksa günün sonunu nasıl getiririm" diyen Oscar Wilde'a kulak verelim:Sevgi katığımız olsun. Onu öğrenip, onu öğretelim.
Sayfa 60 - Ötüken YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Bugün yüreğimde sevgi olmalı, yoksa günün sonunu nasıl getiririm." diyen Oscar Wilde'a kulak verelim: Sevgi katığımız olsun.
Asım'ın Nesli
Hüznü ve ızdırabı buruk bir tebessümle yıllarca aydınlık năsiyelerinde gezdiren o insanlar.Onların her şeye rağmen yeterince vasıf kazanamamalarının vebali kimin üstüne yazılmalı ; yabani ahlatın gölgesi bahçevanın fennine ve fendine galip gelmiştir ; onlar meziyetlerine olduğu kadar zaaflarını da sahiplenecek derecede bir nefis selametine vasıl olmuşlardır.Dehrin cilvesiyle dört bir tarafa savrulan o insanlar yıllar boyunca başının çaresine bakmayı bilmiş amelelikten müstahdemliğe, esnaflıktan bürokratlığa, öğretmenlikten sanatkarlığa kadar her şubede alnının akıyla kimselere yaslanmadan, ikbal ve iltimas beklemeden evine ekmek götürebilme saadetini yaşamıştır ; Onlar sadece Allah'a minnet eden bir nesildir
Sayfa 107 - Ötüken Yayınları 1.baskı
Dağlar gibi gençler :(
Dağlar gibi gençler âlemde perişan oldular (Ece Ayhan) Niçin hep güzeldiler ; trajediden drama, dramdan komediye, ordan yeniden trajediye doğru şimşek hızıyla geçişiveren o herc-ü merc günlerinde onları, başkalarının yazdığı sinsi ve hesabî bir senaryonun piyonları durumuna düşmekten kurtarıp son tahlilde kahramanlaştıran nasıl bir kimyası olmalıydı ki daima güzel kalabildiler? Onlarda, yalan yere Şems'den müjdeli haber getiren şarlatanı bile bile ödüllendiren Mevlana'nın neşesi hiç eksik olmadı; Hazret, "dosttan gelen yalan habere müjdelik verdim ; doğru olsaydı canımı verirdim" demişti hani. Ki canlarını bile verdiler. Galiba hilkat, onların kumaşını bayrakların kumaşıyla birlikte dokunmuş, hamurlarını Allah'a adanan kınalı kurbanlık koçların mayasıyla yoğurmuş, sütlerini haysiyet ve feragatın imbiğinden geçirmişti.; onun için maznun iken de, mahpus iken de, mağdur iken de hep güzel kaldılar.Edebiyatın, sanatın, estetiğin güzelliğinden söz etmiyorum ; hâni kıraç bozkılarda ardını çok ama çok uzaklarda sislenmiş mor dağlara verip de Allah'dan gayrı kimseden nimet beklemeden kendi cürmünce yeşilin saltanatına itaat eden tek top ağaçların güzelliği vardır ya ; İşte böyle bir güzelliktir bu ; farkedebilmek için biraz "insan" olmak gerekir
Sayfa 105 - Ötüken Yayınları 1.baskı
Yeşilçam Artistleri
Sadri Bey'le (Alışık) Belgin hanım, Yeşilçam emekçilerinin Anadolu'daki sinema perdelerine öğrenilmemiş bir ustalıkla yapıştırıverdiği güzel insan sûretlerinin en manidar örnekleriydi.O pırıltılı illüzyon gösterisinin delikanlı ve genç kız çehrelerinden ancak pek azı vaktiyle çizdikleri beşeri imaja sadık kalabildiler.Cüneyt Arkın bir ticari buzdolabına tekme atarken hafızamızdaki Malkoçoğlu'nu da derinden yaraladı.Ekrem Bora ile Fikret Hakan ağız ağıza verip "Banker bilmemne" diye bağırmamalıydı."Vesikalı Yarim'in" yakışıklı manavı İzzet Günay saçlarına dökülen aklardan bu kadar nefret etmemeli, (çünkü Mithat Cemal Bey'in ada vapurunda Lüsyen Hanım'a hitaben verdiği ince cevabı tahattur etmelidir.Lüsyen Hanım, uzaklardan hayal meyal görünen Uludağ'ın tepesindeki karlara bakarak ve Mithat Cemal Bey'in erken ağarmış saçlarını ima ederek "Uludağ'ın başı ağarmış" dediğinde şair, "öyledir hanımefendi, mübarek yüksek yerlere vakitsiz düşer" dememişmiydi.) Sema Özcan bir çorap fabrikatörü ile yuva kurup sinemayı vaktinden önce terketmemeliydi.
Sayfa 59 - Ötüken Yayınları 1.baskı
25 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.